Kayıtlar

Türkü Hikayeleri etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ak Koyun (Gel Koyun Meleme) Türkü Hikayesi

Ak Koyun (Gel Koyun Meleme) Türkü Hikayesi Bü türkü ağıt olarak çok yaygındır. Yurdun her yerinde tekkelerde, din törenlerinde, mevlitlerde çok eskiden beri söylenirdi. Evlat acısını dile getiren bu türkü on yedinci yüzyıl aşıklarından ünlü ozan Gevheri'nindir. Sonradan ozanın adı bırakılarak ortak halk edebiyatına maledilmiştir. Kuzusunu kurt kapan koyunun hikayesidir. Kaynak: Evlerinin Önü - Cahit Öztelli

Ak Kuğum Ablak Kuğum Türkü Hikayesi

Ak Kuğum Ablak Kuğum Türkü Hikayesi Karaca Oğlan, köyüne yakın bir yerde düğüne çağrılıyor. Yeğeni varmış, Göğ Yusuf, bacısının oğlu... Karaca Oğlan'ın karısına meyil vermiş. Karaca Oğlan düğüne gidince gelir, kadını kandırır. Yatarlar... Tam o sırada Karaca Oğlan'ın sazının teli kırılır. Bir bahane ile hemen kalkar. Doğru evine gelir. Bakar ki, karısı ile yeğeni yatıyorlar. Hemen kürkünü üzerlerine örter, döner. Sabahleyin kadın, gece Karaca Oğlan'ın geldiğini anlar. Karaca Oğlan'ı çeşme başında karşılar. Namuslandığından karalar bağlamış. Karaca Oğlan'a yaklaşıp gönlünü almak ister. O zaman aldı Karaca Oğlan, bakalım ne dedi: Ak kuğum ablak kuğum Dal burnuna kondu bu gün Menendinden sakınırdın Enginlere indin bu gün Helkeleri ele aldın Bezirgan bunarına suya indin Gül verip menevşe aldın Dostum neler duydun bu gün Kızlar çıktı kol kol oldu düzüldü Etim kemiğimden üzüldü Ne dedim de gün benzin bozuldu Dostum neler duydun bu gün Böyle deyince ka...

Ak Taş Diye Belediğim Türkü Hikayesi

Ak Taş Diye Belediğim Türkü Hikayesi Anadolu’da çocuk, ailenin devamı için şarttır. Ayrıca bu çocuğun oğlan olması ise daha bir güzeldir. Oğlan çocuğuna bir başka değer verilir. Yüzyıllar önce Anadolu’nun bir yerinde bir Türk Beyi sevdiği bir kızla evlenmiş. Yıllar geçmiş beyin çocuğu olmamış. Zamanla Türk boyu bu yüzden yasa boğulmuş. Beyin anası bu durumdan yakınarak “A beyimiz yarın sen bu dünyadan göçersen soyumuza kim belik edecek” demiş. Zamanla Bey’i karısının çocuğu olmuyor diye başka bir kızla evlenmek için zorlamışlar. Ancak Bey karısını seviyormuş. Karısı da bu töreye razı olmuş, hatta Bey’e yakışacak en iyi kızı kendisi aramış. Duygularını dışa vurmamış. Zaman sonra Bey’in düğünü yapılmış. Bey evlendikten sonra Bey’in eski karısı da üzüntüden dağlara çıkmış. Kafası estiği gibi dere tepe gitmiş. Bir dereden geçerken uzunca bir ak taş bulmuş. Bu taşı kundağa sararak tanrıya bu taşa can vermesi için yakarmış. Tanrı kadının dileğini yerine getirerek ak taş’a can vermiş. D...

Akşam Oldu Gün Dolaşmaz (Yıldız) Türkü Hikayesi

Akşam Oldu Gün Dolaşmaz (Yıldız) Türkü Hikayesi Eskiden bir yerden başka bir yere güvenlik açısından kervanlar halinde gidilir ve eşkıyadan korunmak için gece seyahat edilmezdi. Ama gece parlak bir şekilde doğan Ülker Yıldızı kervancıları yanıltır. Sabah oldu sanılarak yola koyulunur. Ancak eşkıyanın baskınına uğranılırdı. Türkü, bu ve benzeri "Yıldız Çeşitlemeleri" öyküleri anlatmak için yakılmıştır. Aşık Veli Aydın - Tokat

Aksulu Osman Ağa Türkü Hikayesi

Aksulu Osman Ağa Türkü Hikayesi Aksu, Burdur’a 37 km. uzaklıkta bir dağ ve orman köyüdür. Bu köyde çevrede örfüyle ünlü Hasan Çavuş ve kardeşi Osman Ağa oturmaktadır. Bucağı keskin Osman Ağa, Kayış köyünün merasına tecavüz etmektedir. Çeşitli uyarılara kulak asmayan Osman Ağa, kızı Güssün (14 yaşında) ile Guzköy (Kuzköy)’e biber fidanına giderler. Dönüşte, Şaybalanı mevkiinde iki kişi yollarını keser. Biri Osman Ağa’ya , öbürü atına ateş ederek öldürürler.Sonra kızına bir kurşun sıkarlar. Bu kurşun, kızın boynundaki gremisi delip sırtından çıkar. Kız o anda vuranları tanır ve babasına duyurmak ister. O zaman kıza 35 kurşun daha sıkarak öldürürler.Vuranların Kayış köyü Dalle (Ömer Yiğit) ile eşkıya lakabıyla anılan Mehmet Gül olduğu anlaşılır. Bu olaydan sonra da türküsü yayılıverir. Anonim - Burdur

Ala Geyik Türkü Hikayesi

Ala Geyik Türkü Hikayesi Tövbe ya... Tövbe ki, tövbe! Yalnız geyik avına mı tövbe. Yoksa dağların doruklarına, kırların yeşiline, havaya, suya mı bu tövbe? Tüm güzelliklere mi tövbe. Eee ne dersin. Bir kez ecel elini atmaya görsün. Gençlik, nişanlılık, yakışıklılık para eder mi? Sebep? Sebep dizi dizi. Kimini bir çukura düşürür; kimini bir kayadan uçurur. Kimi bir yağlı kurşuna göğüs verir, kimi yele sele gider. Sonra da türkülerin diline takılır, yıllar sonrasına taşınır olay. Öykümüz Toroslarda geçer. Toroslarda geçer ya, çukurun bitip, tepelerin başladığı; Güneyin bitip, Güneydoğunun başladığı kesiminde Torosların. "Gavurdağları" derler buradaki Toroslara. Düz ovayı geçip, Antep - Maraş yolunu tutanlar, bu dağlardan geçmek zorundadır. Zorundadır ya, geç geçebilirsen. Mübarek dağ değil, zulüm kalesi sanki. Alttan bakarsın sipsivri bir tepe. Sağına bakarsın dağ; soluna bakarsın dağ. Kıvrım kıvrım Gâvurdağı'nın tepesine tırmanmak zorundadır, bu dağı geçmek isteyenler....

Alacada Çorap Öremedim Türkü Hikayesi

Alacada Çorap Öremedim Türkü Hikayesi Vaktiyle Tokat'ın Almus kazasında güzel, ayparçası gibi bir kız varmış.Kızın adı Kıymet'miş.Kıymet'le bir genç, birbirlerini gizliden gizliye severlermiş.Bir gün kararlaştırmışlar.Genç, Kıymet'in evine gitmiş ve kızı bacadan kaçırmış.Reşadiye'nin Darudere köyüne kaçmışlar.Orada onlar gizlene dursun, beriden Kıymet'in anası jandarmalara haber etmiş.Jandarmalar bu iki aşığın peşine düşmüş ve nihayet onları yakalayıp karakola getirmişler.Delikanlıyı karakolun mahzenine tıkmışlar. Kıymet çok küçükmüş. Kızın yaşı küçük olduğu için, delikanlının cezası oldukça ağırmış. Delikanlıya bir güzel dayak çekmişler. Öyle bir dayak ki karakola çok yakın olan evlerden delikanlının ve kızın avazları duyuluyormuş. Kıymet'i de başka bir odaya almışlar. Karakola yakın olan evlerden biri, köyden kalkıp kaymakama şikayete gitmiş. Bunun üzerine karakola gelen kaymakam ve etrafı, bu çirkin olayı yatıştırıp, kızı anasına teslim etmişler. Deli...

Alaylar Alaylar Top Top Alaylar Türkü Hikayesi

Alaylar Alaylar Top Top Alaylar Türkü Hikayesi Bu türkü Sinop'ta bayramlarda iki kafile halinde karşılıklı söylenir. Türkü bitince birinci kafile ikinci üzerine hücum ederek hangi isim söylenmiş ise onu alırlar. Kadınlar tarafından söylenir. İstanbul Belediyesi Kons. - Sinop

Ali Molla Türküsü Türkü Hikayesi

Ali Molla Türküsü Türkü Hikayesi Zeynel Besim Sun. "Gavur İmam dedikleri meşhur Ali Molla'nın şekaveti" başlığı altında şu bilgileri veriyor: Ali Molla'nın adı Gavur imam'dır. Bir köyde imamlık ve hocalık yapıyordu. Köyde bir de fakir ve dul bir kadıncağız vardı ki kocası ve büyük oğlu Rumeli'de çete takibinde şehit düşmüşlerdi. Kadının küçük bir oğlundan başka kimsesi yoktu. Bu kadına köy halkı yiyecek verirlerdi. Kadının yegane ümidi küçük oğlunu büyütüp kendisine bakmasında idi. Köye bir sene evvel, sarayın sefil arzularını tatmin için gelen tahsildarla zaptiye neferi, bu kadının vergi yüzünden yatağını yorganını almışlardı. Kadın bir çul üzerinde yatıyor bir toprak tencerede aş kaynatıyor ve bir toprak çanakta oğluyla beraber karnını doyuruyordu. Aynı köye ertesi sene de bir tahsildarla bir zaptiye geldi. Kadın da o gün toprak tenceresinde bulgur kaynatıyordu. Para istediler yok dedi. Tahsildar kızdı, zaptiyeye emir verdi. Zaptiye de ocakta kaynaya...

A İstanbul Sen Bir Han Mısın Türkü Hikayesi

A İstanbul Sen Bir Han Mısın Türkü Hikayesi Ethem Paşa İstanbul'a tevliyet almaya gitmiş. Orada güzellere takılmış yedi sene Kütahya'ya dönmemiş. O zamanın kültürlü hanımlarından biri olan güzel eşi Esma Hanım bir şiir yazmış. Bu şiir zamanla türkü haline gelmiş. Hisarlı Ahmet - Kütahya

Abdal Musa Türkü Hikayesi

Abdal Musa Türkü Hikayesi Yaşamıyla ilgili çeşitli görüşler ileri sürülen ozanlardan biri de Kaygusuz Abdaldır. Doğum tarihi de ölüm tarihi de, öldüğü yer de, bugün bile, tartışmalı görülüyor. Kaygusuz Abdal'ın doğum yılı ile yaşadığı dönem üzerinde dört ayrı görüş ileri sürülmektedir. Son yapılan araştırmalardan çıkarılan, ama kesin olmayan sonuçlara göre, Kaygusuz Abdal'ın yaşamını şöylece özetleyebiliriz: Kaygusuz Abdal'ın doğum yılı 1341-42 yılından daha geriye götürülemez. Asıl adı Alayı Gaybi (Alaeddin bir Gaybi) dir. Babası Alaiye Bey'i Hüsammedin Mahmud, dedesi Alaeddin Yusuftur. Bundan, Kaygusuz Abdal'ın bir "bey ailesi"nden geldiği, iyi bir öğrenim gördüğü, ayrıca avcılık, okçuluk gibi becerileri elde ettiği, saray da yetiştiği anlaşılmaktadır. Genç yaşında, Elmalı'daki Abdal Musa'nın buyruğuna girmiş, şeyhi kendisine "Kaygusuz" adını vermiştir. Bundan sonra da, bütün yaşamı boyunca şeyhinin yürüttüğü Bektaşilik tarikatı...

Abdalın Geydiği Hırka (Şıpka) Türkü Hikayesi

Abdalın Geydiği Hırka (Şıpka) Türkü Hikayesi Şıpka, Rumeli'de Tuna boyunda önemli bir kalemizdi. Geçen yüzyılda Ruslarla yapılan savaşlarda Şıpka önemli savaşları ile ün almıştır. Bu türkü, bu savaşlara katılanların ağzından söylenmiştir. Kaynak: Evlerinin Önü - Cahit Öztelli Tahsin Nahit - Çankırı

Abdo'nun Mezarı Türkü Hikayesi

Abdo'nun Mezarı Türkü Hikayesi Bu Urfa ağıtı, Abdo ve Müslüm isimli bahçıvan iki kardeşin hazin öyküsüdür. Olay günümüzden 70-75 yıl önce yaşanmıştır. Büyük kardeş Abdo'ya anası ve babası, dayısının kızını isterler. Abdo buna razı olur. Lakin, küçük kardeşi Müslüm bu kıza yanıktır, sevdalıdır. Ailesine bu kıza kendisinin sevdalandığını ve onunla kendisinin evlenmesinin uygun olduğunu söyler. Ailede huzursuzluk çıkar iki kardeş birbirine düşman olur. Abdo bir gün bahçede yatarken kardeşi Müslüm onu öldürür. Cemil Cankat - Urfa

Acı Doktor (Bak Bebeğe) Türkü Hikayesi

Acı Doktor (Bak Bebeğe) Türkü Hikayesi Emrah; Mahzuni Şerif 'in ikinci hanımı Suna'dan doğma en büyük oğludur. 1964 yılında Hacıbektaş'da Sefer Ulutaşlar'dan Bahriye Hanımın evinde dünyaya geldi. O ev bugünde olduğu gibi duruyor. Emrah dördüncü ayını doldurduğunda Mahzuni, Hacıbektaş'tan Berçenek köyü'ne geldi ve ardından askere gitti. Mahzuni askerdeyken hanımı Suna oğulları Emrah ile birlikte Zeynel (Mahzuni'nin Babası) amcamlarda kaldılar. Emrah bakımlı, temiz giyimli, uysal ve beyaz tenli bir çocuktu. Onu köyde kucağına alıp sevip öpmeyen kalmazdı. Birgün Emrah hastanıp ateşler için de kaldı. Biz onu hayvanlarla, o zamanlar iki Çocuk Doktorunun bulunduğu Elbistan'a yetişdirdik. Doktor tarafından hiçte iyi karşılanmamıştık. Bu olayı tabiki mektupla askerdeki Mahzuni'ye bildirdik. İşte tüm Türkiye'nin tanıdığı ''Acı doktor bak bebeğe / Berçenekten yaya geldim'' türküsü o günkü olaya aittir. Kaynak : Mahzuni Şerif resmi...

Açılın Kapılar Şah'a Gidelim Türkü Hikayesi

Açılın Kapılar Şah'a Gidelim Türkü Hikayesi Vaktiyle, Hafik ilçesinin Sofular köyünde Hızır adında bir genç varmış.O zamanlar bu köyün halkı Alevi imiş.Zamanla yoldan çıkmışlar.Onların bu durumunu beğenmeyen Hızır, köyden ayrılmaya karar vermiş, çıkmış yola.Ha şurası, ha burası derken Banaz'a kadar gelmiş.Pir Sultan'ın yanına azap durmuş.Sonra da müridi olmuş.Aradan seneler geçmiş, bir gün Hızır: "Pirim, demiş; Sen herkese himmet ediyorsun, herbiri çeşitli makamlara geçiyor, ne olur, bana da himmet et, büyük adam olayım, ben de bir makama geçeyim." Pir Sultan şöyle bir düşündükten sonra gülümsemiş. "Ulan Hızır ben dua ederim, belki sen de büyük adam olursun; Hatta paşa, vezir de olursun ama, sonunda gelip beni astırırsın." Yine de duasını eksik etmemiş.Hızır İstanbul'a gidip saraya girmiş.Ağa, Kapıcıbaşı, Paşa, Beylerbeyi derken vezir olup Sivas valiliğine atanmış.Pirini unutmamış, haber gönderip huzuruna getirtmiş.Hürmet, izzet, ikram derken...

Ağla Annem Ağla Türkü Hikayesi

Ağla Annem Ağla Türkü Hikayesi Bir eve, iki kardeşe bir günde çifte gelin getirmişler. Gelinlerden birisi arabadan iner inmez hastalanmış. Gerdekten daha yenge çıkmadan ölmüş. Bu ağıt onun üzerine yakılmıştır. Kaynak: Evlerinin Önü - Cahit Öztelli Seyyit Küçükbezirci - Konya

Ağlama Gözlerim Mevlam Kerimdir Türkü Hikayesi

Ağlama Gözlerim Mevlam Kerimdir Türkü Hikayesi Parça dört dörtlük olarak kayıtlı, son dörtlükte Abdal Pir Sultan adı geçmektedir. Ne var ki Pir Sultan Abdal hakkında yazılmış kitaplarla ilgili olarak en son, en güvenilir eser olarak gördüğümüz İbrahim Aslanoğlu'nun Pir Sultan Abdallar adlı kitabında böyle bir şiire rastlayamadık. Muhtemelen kaynak şahıs türküyü okurken, bunu kendi inancına yakın bulduğu için Pir Sultan Abdal'a mal etmiştir. Şiirin beş dörtlük olarak bir kaynakta Doğu Anadolu'da yaşamış halk şairlerinden Aşık Kurbani adına kaydedilmiş olduğunu gördük. Bizim kanaatimiz türkünün sözlerinin Kurbani'ye ait olduğu yönündedir. Kaynak: Halil Atılgan - Türkülerin İsyanı

Ağlarsa Anam Ağlar Türkü Hikayesi

Ağlarsa Anam Ağlar Türkü Hikayesi On dokuzuncu yüzyılda İmparatorluğumuzdan ayrılmak isteyen küçük devletler yer yer ayaklanmalar çıkarırlardı. Bunlardan birisi de Karadağ idi. Anadolu Türk gençleri bir yandan çöllerde, bir yandan Balkanlarda uzun yıllar kanlarını akıttılar. Bu türkü Karadağ'a giden gencin ağzından söylenmiştir. Kaynak: Evlerinin Önü - Cahit Öztelli Mehmet Demirci - Ula

Ah Bir Ataş Ver Türkü Hikayesi

Ah Bir Ataş Ver Türkü Hikayesi Çanakkale Boğazı, Nağra Burnu açıkları 4 Nisan 1953, Saat 02:15 Uzun ve yorucu bir seferden dönen Dumlupınar denizaltısı, Nağra Burnu açıklarında İsveç bandıralı Nabuland Şilebi ile Çarpıştı. Sessiz, soğuk ve bulanıktı gece. Başından aldığı şiddetli darbe ile Dumlupınar birkaç saniye içinde sulara gömüldü. Gemideki 81 kişilik mürettebattan sağ kalan 22 kişi, geminin arka bölümündeki torpido dairesine sığındı. Mahsur kalanların su yüzüne fırlattıkları telefon şamandırasıyla gemi ile irtibat sağlandı. Sağ kalan 22 kişiyi kurtarmak için herkes seferber oldu. Bu arada oksijeni idareli kullanmaları için, gereksiz yere konuşmamaları, şarkı türkü söylememeleri ve sigara içmemeleri konusunda uyarılar yapıldı. Ancak saatler süren kurtarma çalışmalarının sonunda, umutların tükendiği anda karanlıkta bekleyen 22 kişiye, herşey yine aynı sözcüklerle anlatıldı; konuşabilirler, türkü söyleyebilirler ve hatta sigara bile içebilirler. Şamandıradaki telefon hattının ö...